top of page

Prof. Dr. Toğrul İsmayıl’ın Putin–Trump Görüşmesine Dair Değerlendirmeleri

Son Trump-Putin görüşmesi, hem uluslararası sistemin mevcut kırılgan dengelerini hem de liderlerin kendi siyasi ajandalarını açıkça ortaya koyan bir tablo sundu. Anchorage, Alaska’da gerçekleşen bu buluşma, sembolik anlamda yüksek, somut sonuç bakımından ise sınırlı bir diplomatik girişim olarak öne çıktı.

Öncelikle, Putin’in ABD topraklarında ağırlanması, Rusya’nın 2022 Ukrayna işgalinden bu yana Batı’daki diplomatik izolasyonunu kırma çabasında önemli bir adım oldu. Trump açısından ise bu zirve, “barış yapıcı” imajını pekiştirme ve seçim sürecinde hem iç kamuoyuna hem de uluslararası arenaya güçlü bir liderlik mesajı verme fırsatı sundu. Bu nedenle görüşme, iç siyaset ile dış politikanın stratejik biçimde iç içe geçtiği bir diplomasi hamlesi niteliği taşıyor.

Bununla birlikte, üç saat süren görüşmelerin ateşkes ya da kalıcı çözüm konusunda somut bir mutabakata ulaşamaması, zirvenin esasen “diplomatik jest” düzeyinde kaldığını gösteriyor. Taraflar, “ilerleme” söylemini öne çıkarsa da bu ilerlemenin ölçülebilir veya sahaya yansıyacak nitelikte olup olmadığı net değil.

Ukrayna’nın ve Avrupa’nın sürecin dışında tutulması ise ciddi bir meşruiyet sorunu yaratıyor. Zira savaşın asıl muhatapları masada olmadığı sürece, yapılacak görüşmelerin kalıcı barışa hizmet etmesi oldukça güç. Bu durum, hem Kiev’de hem de Batı başkentlerinde güvensizlik duygusunu derinleştiriyor.

Sonuçta, Trump-Putin görüşmesi kısa vadede çatışmayı durduracak bir mekanizma üretmedi. Ancak her iki liderin de kendi siyasi hedefleri açısından “kazançlı” bir görüntü vermesini sağladı. Orta vadede barışa giden yolda anlamlı adımlar atılabilmesi için sürece Ukrayna’nın, Avrupa güvenlik mimarisinin ve çok taraflı diplomatik platformların dahil edilmesi kaçınılmaz görünüyor. Aksi halde bu tür zirveler, sembolik diplomasi sahnesinde yankı bulsa da sahadaki gerçekliği değiştirmekte yetersiz kalacaktır.


ree

 
 
 

Yorumlar


bottom of page